Kadınlarda Orgazm Bozukluğu - Anorgazmi
SEKS SHOP VE CİNSEL SAĞLIK ÜRÜNLERİMİZİ GÖRMEK VE SATIN ALMAK İÇİN > TIKLAYIN!
KADINLARDA ORGAZM BOZUKLUĞU
Kadında
orgazm bozukluğu olağan bir cinsel uyarılma evresi olmasına rağmen
orgazmın sürekli olarak ya da yenileyici bir biçimde gecikmesi ya da hiç
olmaması olarak tanımlanmaktadır.
Kadınlarda orgazm
bozuklukları sanıldığından ve erkeklerdekinden çok daha karmaşıktır.
Ayrıca kadınlar orgazmı tetikleyen uyarının türü ve yoğunluğu açısından
çok farklı tepkiler verirler. Bu nedenlerle orgazm bozukluğu tanısı çok
dikkatli bir klinik değerlendirmeyi zorunlu kılar. Cinsel terapist
kadının yaşı, cinsel deneyimi ve aldığı cinsel uyarının yeterliliğini eş
ile olan cinsel güveni ve eş ile olan cinsel iletişimi titiz bir
şekilde inceledikten sonra tanıya gitmelidir.
Ülkemizde bu
konuda yapılmış sistematik araştırma olmadığından kadında orgazm
bozukluklarının yaygınlığı kesin olarak bilinememektedir.
Orgazm
bozuklukları genç kadınlarda daha sık görülmektedir. Bunun da nedeni
yaşla birlikte orgazm yetisinin artmasıdır. Bu noktada kadının cinsel
deneyimi de önemli bir parametre olarak görülmektedir.
Orgazm
bozukluğu ilk gençlik yıllarından başlayarak yaşam boyu devam eden bütün
yaşamı boyunca hiç orgazm yaşamamış birincil orgazm bozukluğu ve daha
önce orgazm yaşadığı halde sonradan ortaya çıkan(sekonder anorgazmi)
ikincil orgazm bozukluğu olarak iki türde görülür.
Çoğu kadında
orgazm bozukluğu primer yaşam boyu süren tipindendir. Sekonder orgazm
bozukluğunda olası altta yatan bir depresyon, evlilik çatışması,
partnerde gelişen bir cinsel fonksiyon bozukluğu olabileceği
araştırılmalıdır.
Cinsel değerlendirme görüşmesinde ülkemiz
koşulları göz önünde bulundurularak kadının cinsellik için uygun zaman,
uygun partner ve uygun mekan koşullarının varlığı titizlikle
değerlendirilmelidir. Doyumlu bir cinsellik için her iki partner için
gerekli olan bu üç koşulun öncelikle sağlanmış olması gerekir.
Üzerinde
durulması gereken önemli bir nokta da orgazm için gerekli olan yeterli
süre ve yoğunlukta uygun uyarının yapılıp yapılmadığıdır. Eğer çift
birbirlerine yeterli uyarıyı doğal bir şekilde veremiyorlarsa onların
cinsel organları onlara istedikleri haz tepkisini veremez.
Cinsel
terapistin dikkat etmesi gereken bir diğer nokta da orgazmı geciktiren
ya da orgazmı ketleyen bir ilaç kullanımının olup olmadığıdır.
İlaç kullanımının başlangıcı ve orgazm sorununun ne zaman
başladığının saptanması orgazm sorunu ile ilaç kullanımı arasındaki
neden sonuç ilişkisini en iyi şekilde anlaşılmasına yardımcı olur.
Aynı şekilde orgazm bozukluğuna yol açabilecek bedensel bir hastalığın varlığı da araştırılmalıdır.
Eğer
kadında orgazm bozukluğu sonradan ortaya çıkmışsa depresyon, ankisiyete
bozukluğu, uyuşturucu, alkol ve madde kullanımı vb. durumların olup
olmadığı gözden geçirilmelidir. Sonradan ve ani bir şekilde ortaya çıkan
orgazm bozukluğuna evlilik ilişkisinde neler olup bittiğine enine
boyuna bakılmalıdır.
Kadında orgazm sorunu olağan cinsel
uyarılma evresinden sonra sürekli ya da yenileyici bir şekilde orgazmın
gecikmesi ya da hiç olmaması olarak tanımlanmaktadır. Ancak kadınların
uyarının türü ve yoğunluğuna çok farklı şekilde tepki verdikleri kabul
edilmektedir. Bazı grup kadınlar birleşme sırasında penis hareketleri
ile orgazm olmadıkları halde klitoral uyarı ile orgazm yaşayabilirler.
Bu gruptaki kadınların cinsel birleşme yolu ile cinsel davranışlar
anlamında gerekli uyaran alamadıkları düşünülmekte olup cinsel terapi
yolu ile bu çiftlere ve kadınlara yardımcı olunur.
Kadın Orgazm Bozukluğu Nedenleri:
Kadınlarda
orgazm bozukluğu nedenleri olarak psikolojik faktörler, tıbbi faktörler
ya da ilaç ve madde kullanımına bağlı faktörler olarak
gruplandırılabilir.
1-Psikolojik Faktörler:
-Kişinin yetiştirilme tarzı (muhafazakar, kısıtlayıcı yetiştirilme koşulları)
-Yetersiz ya da yanlış cinsel bilgiler.
-Travmatik cinsel deneyimler.
-Psikoseksüel roldeki güvensizlik ya da ikircikli duygular.
-Dinamik nedenler.
-Eşler arasında evlilik, ilişki sorunları.
-Gerçek dışı beklentiler.
-Partnerdeki cinsel işlev bozukluğu
-Organik hastalıklara tepki.
-Depresyon ve ankisiyete.
-Rastlantısal başarısızlıkların tekrarı.
-Performans ankisiyetesi.
-Suçluluk, günahkarlık duygusu.
-Genel ilişkide uyumsuzluk.
-Yakınlık korkusu
-Düşük kendilik algısı.
Yetersiz cinsel bilgi ve yanlış abartılı cinsel mitler.
-Evlilik problemleri
-Özgüven eksikliği ve utanma duygusu
-partnerler arası yetersiz cinsel güven
-Eşler arası cinsel iletişimin yetersizliği
-Kadının kendi bedeni ile barışık olmaması
Cinsellik
konusunda ayıp, günah ve yasak duyguları kişinin bakış açısına hakimse
kadının kendini haza bırakmasını engelliyor.
Benim
klinik deneyimlerimde en fazla rastladığım neden kişinin orgazma
ulaşmaya çalışırken takıntılı bir şekilde kendini gözlemleme sürecini
yaşamasıdır. Kişi burada kendini izlediğinde daha doğrusu olacak mı
olmayacak mı muhasebesini yaparken o anda hazza odaklanamamaktadır.
Sık
rastladığım diğer bir neden ise yanlış cinsel bilgiler bilgisizlik ya
da deneyim yetersizliğinden dolayı yeterli uyarının elde edilememesidir.
Bir
grup kadın kişilik yapılanmaları gereği kendini aşırı kontrol altında
tutan çok güçlü kontrol etme ihtiyacı duyan ve kendini bırakmakta güçlük
çeken kişilerdir.
Orgazm
sorunu ile başvuran kişilerde olası bir depresyon mutlaka göz önüne
alınmalıdır. Depresyonun varlığı durumunda önce depresyon tedavisi
yapılmalıdır. Kişi ağır bir depresyon yaşarken cinsel terapiye yanıt
vermesi çok zordur.
Ayrıca
evlilik ilişkisi ile ilgili sorunlar yakın zamanda yaşamış ruhsal ve
cinsel travmalar orgazm sorununa neden olabilir.
Bazı
kadınlar neden orgazm olmada sorun yaşar? Bunun altında cinsel eğitimin
olmayışı gibi basit bir neden olabileceği gibi karmaşık evlilik
problemleri, suçluluk, ankisiyete gibi daha karmaşık örüntüler de
yatıyor olabilir. Ayrıca bazı yazarlar son zamanlarda gevşek aşk
kaslarının orgazmı geciktirebileceğine inanmaktadır.
Bir
başka olası neden kendini yetersiz uyarma ya da uyarının bilgisiz bir
partner tarafından uygunsuz şekilde verilmesidir.
Katı
ve baskılayıcı yetiştirme tarzı cinselliğin ayıp, günah ve yasak olarak
lanse edildiği toplumsal bakış açısında bir diğer önemli psikososyal
nedendir.
Ülkemizde
cinsellik halen büyük bir tabudur. Toplum kadınları ilişki sırasında
kadının haz almasını engelleyen hareketsiz eş olma konusunda
koşullandırmıştır. Toplum kadınlar cinsel ilişkiyi başlatmaz, kadınlar
sevişme sırasında zevk almaya çalışmazlar gibi önyargılarla kadının
cinselliğe bakış açısını ve kendi bedenleri ve duyguları arasındaki
bağlantıyı koparmanın yanında insan doğasına uymayan yanlış cinsel inanç
ve değerleri beslemektedir.
Evlilik
ilişkisinde cinsellik dışı evlilik problemleri varsa bu durumun sorunun
daha da karmaşık bir hal almasına yol açar. Özellikle eşlerden biri
diğerini sorunun kaynağı olarak suçladığı, yardımcı ve destekleyici
olarak terapiye katılmada isteksiz olduğu durumlarda evlilik problemleri
terapi süresince eşlerin saldırganlaşmasına yol açar ve cinsel terapiyi
olumsuz etkiler. Böyle bir vakada çift arasındaki ilişki dinamiği
irdelenerek öncelikle var olan problemin halli yoluna gidilmelidir.
2-Tıbbi Faktörler:
Bir
olguda cinsel işlev bozukluğunun psikolojik etkenler nedeni ile mi
yoksa fiziksel etkenler nedeni ile mi yoksa her ikisinin bir arada
olduğu karmaşık bir örüntü ile mi ortaya çıktığının ayırt edilmesi son
derece güç bir iştir.
Cinsel işlev bozukluğuna yol açabilen
olası hastalıklar aşağıda belirtilmiştir. Ancak bu rahatsızlıkların
hepsinin bir kişide cinsel fonksiyonu mutlaka bozar anlamında
anlaşılmamalıdır.
-Hipertansiyon
-Angina peklaris
-Diyabet
-Adrenal hastalıklar
-Hiper troid
-Vasinit
-Peluik iltapları
-Epilemsi
-İnmeler
Esasında
organik temele dayanan orgazm problemleri nadir olarak görülür. Genelde
yaşam boyu süren orgazm bozuklukları daha çok görülür. Ancak yaşam boyu
süren orgazm bozukluğu psikolojik kökenlidir.
Ancak bir çok
fiziksel hastalık ve yaşlanma da bu hastalığa neden olabilir. Örneğin
nörolojik bozukluklar, şeker hastalığı, ciddi kötü beslenme, travmatik
ya da cerrahi hasarlar, testeron ve troid düzeyini etkileyen endokrin
hastalıklar, kalp, tansiyon vb.
3-İlaç ve madde kullanımına bağlı faktörler:
Alkol
kullanımının cinsel işlevlere iyi geleceği şeklinde halk arasında bir
beklenti olmasına rağmen bu doğru değildir. Sürekli ve kronik bir
şekilde alkol kullanımı insan cinselliğinin fizyolojik tepkilerini
olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Madde kullanımı da insan
cinselliğini olumsuz etkilemektedir. Madde kullanımının insan vücudunda
ve beyinde yıkımlara yol açtığı herkes tarafından bilinmesine rağmen
madde kullanımının cinsel işlevlere iyi geldiği şeklindeki kanının
nereden beslendiğini anlamak oldukça zor ve şaşırtıcıdır.
Ayrıca
bazı ilaçların kişinin cinsel tepkilerini olumsuz etkilediği
bilinmektedir. Örneğin anti depresanlar, antihipertansifler,
noroloptikler vb.
Kısacası bazı ilaçlar kadının orgazm
tepkisini olumsuz bir şekilde etkiler. Kronik olarak alkol kullanımının
cinsel işlevi olumsuz şekilde etkilediği bilinen bir gerçektir. Aynı
şekilde her türlü madde kullanımının hele de yüksek dozlarda
kullanımının orgazmı ketlediği kabul edilmektedir. Genetik faktörlerin
kadında orgazm bozukluğunda rol oynamadığı düşünülmektedir.
Kadın Orgazm Bozukluğu Belirtileri:
Cinsel terapiye başvuruda kadın orgazm sorunları diğer cinsel işlev
bozukluklarına göre daha ön sıralardadır. Tanı cinsel terapistin yeterli
uygulama olmasına rağmen yineleyici bir biçimde orgazmın olmadığı
konusunda kişinin öznel bildirimi baz alınarak konur.
Orgazma
ulaşamadığı için git gide artan bir şekilde üzüntü ve düş kırıklığı
yaşayan kadın, cinsel uyarılma bozukluğu ya da cinsel isteksizlik
geliştirebilir. Değerlendirmede bütün bunların göz önünde tutulması
gerekir.
Kadında orgazm bozukluğu evlilikte memnuniyetsizliğe
yol açar. Kadın kendini yetersiz, eksik, başarısız hisseder. Orgazm
olmaksızın yinelenen uyarılma zamanla düş kırıklığına neden olur. Bu
durumum sürekli devamı halinde kadında uyarılma ve cinsel istekte
azalmaya yol açar.
Orgazm sorunu yaşayan kişinin eşi/partneri
kendini yetersiz, sevilmeyen, beceriksiz biri gibi hissedebilir. Hata
yaptığını düşünme, tekrar yanlış yapma korkusu gibi duygular yaşar.
Hatta kendini suçlu bile hissedebilir.
Orgazm sorunu yaşayan
kişi yetersizlik duyguları ve negatif beden imajı geliştirebilir.
İlişkisinden memnunuyetsizliğin artması her iki partnerde de görülür.
Tedavi:
Tedavide
nedene göre bir tedavi formülasyonu oluşturulmalıdır. Eğer tıbbi
nedenlerden kaynaklanıyorsa hemen konunun uzmanına havale edilerek uygun
tedavinin olması sağlanmalıdır. Eğer orgazm sorunu kişinin kullandığı
ilaçlardan kaynaklanıyorsa ilacı reçete eden hekim kanalıyla ilaçların
eşit etkiye sahip benzer ilaçlarla yer değiştirilmesi sağlanmalıdır.
Eğer
problem psikolojik nedenlerden kaynaklanıyor ise çiftin ya da kişinin
durumuna hangisi uygun gelecekse cinsel terapi, çift terapisi ya da
bireysel psikoterapi uygulanır. Psikolojik kaynaklı kadın orgazm
sorunlarının cinsel terapiye verdiği yanıt yüz güldürücüdür.
Eğer
kadında görülen orgazm bozukluğu yaşam boyu hep var idiyse psiko seksüel
eğitim ve cinsel terapi uygulanır. Bu koşullar altında başarı oranı çok
yüksektir.
Cinsel terapi bu sorundan etkilenmiş çiftin her iki
üyesinin de katılımı eşliğinde yürütülmelidir. Cinsel terapi süresinde
dinamik bilişsel, davranışsal ve sistemik yaklaşımların tümünden
yararlanılabilir.
Tedavide cinsellikle ilgili ankisiyete, suçluluk
duygularını azaltmak çok önemlidir. Yine kişi yanlış cinsel mitleri,
tabuları, suçluluk günahkarlık,utanma duyguları üzerinde çalışılmalıdır.
Orgazm sorunu ile başvuran kadının vücut İması hakkındaki düşüncelerine
bakılmalıdır. Varsa çarpık algılamalar öncelikle onlar üzerinde
çalışılmalıdır. Çünkü vücudu ile barışık olmayan bir kadının sere serpe
cinselliğini yaşaması hemen hemen olanaksızdır.
Cinsel
terapist, orgazm sorunu yaşayan danışana iyi bir ruhsal danışmanlık
yapmalıdır. Öncelikle cinsel anatomisini tanıma ve cinsel yanıt
tepkilerinin fizyolojisi konusunda iyice bilgilendirmelidir. Her kadının
mutlaka içinde bir cinsel gücü vardır. Ancak bazı zamanlarda bazı
nedenlerle bu cinsel yetenek bloke olmuştur.
Bu aşamalar
tamamlandıktan sonra orgazm sorununun tipine, çiftin dinamiğine ve
danışan ihtiyacına göre cinsel terapi teknikleri ile sorunun
giderilmesine odaklanılır.
Cinsel terapide çift birlikte
terapiye alınır. Çiftin cinsel ve cinsel olmayan ilişkilerinde söz ve
davranış değişiklikleri ile daha iyi bir iletişim kurmalarına yardım
edilir. Cinsel ilişkinin anatomik, fizyolojik ve de psikolojik boyutları
hakkında çifte cinsel danışmanlık yapılarak eksik, yanlış bilgilerini
doğrularla yer değiştirmesi hedeflenir. Bunun arkasında yapılandırılmış
cinsel terapi teknikleri devreye sokularak sorunun halledilmesi yoluna
gidilir.
Kadınlarda psikolojik nedenlerden kaynaklanan orgazm
bozukluğu cinsel terapiye mükemmel yanıt verir. Terapist ve danışan çok
ince çok zorlu bir yolculuğun sonuna gelmişlerdir. Yolculuğun sonunda
mükemmel yanıtla karşılaşmaları danışan kadar terapist içinde son derece
ödüllendirici ve keyif vericidir.
Shu. Güldane KAVGACI
Aile ve Evlilik Terapisti & Cinsel Terapist
KATEGORİLER
DİĞER HABERLER